BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Bir şeyin helal veya haram olduğunu anlamak

Sual: Bir şeyin helal veya haram olduğu nasıl anlaşılır veya fıkıh âlimlerinin bildirmesiyle mi anlamalıdır?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektubunda buyuruyor ki: Mûsikînin haram olduğunu bildiren, âyet-i kerime ve hadîs-i şerifler ve fıkıh âlimlerinin yazıları o kadar çoktur ki, saymak güçtür. Teganninin câiz olduğunu gösteren, mensûh bir hadîs veya bir fetva görülürse, ehemmiyet vermemelidir. Çünkü hiçbir âlim, hiçbir zamanda, teganninin mubâh olduğuna fetva vermemiş, raks [dans] etmeğe izin verilmemiştir. İmâm-ı Zıyâeddîn-i Şâmî "rahmetullahi aleyh", (Mültekıt) adındaki kitabında böyle bildirmektedir.

Tasavvufçuların bir şeyi yapıp yapmaması, helal veya haram olmasını göstermez. Onlara bakılmaz. Yaptıklarına da bir şey demeyiz. Mazur görürüz. Onların hâlini, Allahü teâlâ bilir ve bildiği gibi karşılar. Bir şeyin helal veya haram olduğunu anlamak için, imâm-ı a'zam Ebû Hanîfenin, imâm-ı Ebû Yûsüf Ensârînin ve imâm-ı Muhammed Şeybânînin sözlerine bakılır. Ebû Bekr-i Şiblî ve Ebül-Hüseyn-i Nûrî ve Cüneyd-i Bağdâdî "rahmetullahi aleyhim" gibi, tasavvuf büyüklerinin yapıp yapmadıklarına bakılmaz. [Fakat, bunların İslâmiyetten verdikleri haberler çok doğrudur. Bildirdiklerinin hepsine inanmak ve uymak lâzımdır.] İslâmiyetten ve tarikattan haberi olmayan, ham sofular, pirimiz böyle yaptı diye, bahane ederek, hayhuy etmeği, teganni ve dans etmeği, din ve ibadet hâline sokmuşlar. Bunlarla sevab kazanıyoruz sanmışlar. En'âm sûresinin yetmişinci ve A'râf sûresinin ellinci âyetinde mealen, (Ey sevgili Peygamberim "sallallahü aleyhi ve sellem"! Dinlerini, ibadetlerini, [şarkı ile, mûsikî ile] oyun ve eğlence hâline sokanlardan uzak ol! Onlar Cehenneme gideceklerdir) buyurulmuştur. (Mektûbât Tercemesi s. 381)

***

Sual: Haram olduğu katî olan işleri beğenen günahkar mı yoksa kâfir mi olur?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektubunda buyuruyor ki: Haram olduğu katî olan işleri, beğenen kâfir olur. Müslüman değildir, mürted olmuştur. Hâlbuki haramları, tatlı gelse dahi, çirkin bilerek, üzülerek yapanlar kâfir olmaz. O hâlde, düşünmeli ki, haramlara kıymet verenlerin ve bunları ibadet bilenlerin hâli ne oluyor? Cenâb-ı Hakka sonsuz hamd ve şükür olsun ki, bizi yetiştiren büyüklerimiz, bu pisliğe bulaşmadı. Kendilerine uyarak, bu şenî şeyleri yapmaktan bizleri kurtardılar. İşittiğime göre, büyük üstadımın kıymetli oğulları, teganniye tutulmuş. Cuma geceleri toplanıp, ilâhîler, kasideler okumağı âdet edinmiş. Orada bulunan tanıdıklarımızın çoğu da, bunlara uyup, geliyormuş. Bunu duyunca çok, hem de pek çok hayret ettim. Başkalarının talebesi, kendi üstatlarının yaptığını bahane ederek, onlar da yapıyor. İslâmiyetin yasak ettiğini, pirlerinin yapması ile örtbas ediyorlar. Hakları olmamakla beraber, kendilerine pirlerini siper ediyorlar. Hâlbuki, bizim arkadaşlarımız, bu kabahatlerine acaba neyi bahane edebilecekler? Hem İslâmiyet haram etmiş, hem de büyüklerimiz kaçınmıştır. Bu işi, İslâmiyet de, tasavvuf da beğenmiyor. İslâmiyet men etmeseydi bile, yalnız büyüklerimizin yolunda bulunmayan şeyleri yapmak, ne kadar çok şenî olurdu? Ayrıca, İslâmiyet de haram ettiğinden, şenâ'atin büyüklüğünü düşünmelidir. (Mektûbât Tercemesi s. 381)

***

Sual: İslâmiyete uymayanlarda da âdet dışı hâller hasıl olabilir mi? Teganni caiz midir ve teganni ile okuyan hafızlara "Kur'ân-ı kerimi ne güzel okudun" diyen kimse, kâfir olur mu?

Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 266. mektubunda buyuruyor ki: Bu fakire göre İslâmiyetin izin vermediği şeylerin, hâsıl edeceği bütün hâller, zevkler, hep istidrâcdır. Zira, kâfirlerde ve fasıklarda da böyle hâller hâsıl olmakta ve bu kâinat aynasında, onlar da, tevhîd, keşif gibi şeyler öğrenmekte, içlerine doğmaktadır. Eski Yunan felesoflarından ve Hindistan'daki cûkiyye [Berehmen dinindeki derviş] ve Berehmen papazlarında da, bu hâller görülmektedir. Hâllerin doğru olmasına alâmet, İslâmiyete uygun olmaları ve haram şeylerden hâsıl olmamalarıdır. Simâ [mûsikî] ve raks [dans], lehv ve la'bdır, yani oyundur. Lokmân sûresi altıncı âyetinde, (Lehv-el-hadîs) teganni ile okumağı yasak etmek için indi. Abdüllah ibni Abbâsın "radıyallahü anhümâ" talebesinden olan, imâm-ı Mücâhid, Tâbi'înin büyüklerindendir. Bu âyet-i kerimenin, teganniyi yasak ettiğini bildirdi. (Medârik tefsîri)nde, [ve büyük âlim Senâullah-i Pânî Pûtî hazretlerinin on cild olan (Tefsîr-i Mazherî)sinde], (Lehv-el-hadîs) musiki demektir diyor. Abdüllah ibni Abbâs ve Abdüllah ibni Mes'ûd "radıyallahü anhüm", bu âyet-i kerimenin, teganniyi yasak ettiğine yemin etmiştir. İmâm-ı Mücâhid, Furkan sûresi, yetmişikinci âyetinin meal-i şerifinin, (Günahları af ve mağfiret edilecek olanlardan biri, teganni, şarkı okunan yerlerde bulunmayanlardır) olduğunu bildirdi. İtikatta mezhebimizin imâmı olan, Ebû Mensûr-i Mâ-Türîdînin, (Zamanımızdaki, teganni ile okuyan hâfızların, nağmelerini işiterek, Kur'ân-ı kerimi ne güzel okudun diyen kimse, kâfir olur. Karısı boş olur. O zamana kadar, yaptığı ibadetlerinin sevabı gider) dediğini, kitaplar yazmaktadır. Ebû Nasr-ı Debbûsî buyuruyor ki, kâdî Zahîreddîn-i Hârezmî buyurdu ki, (Bir şarkıcıdan veya başka bir yerden teganni dinleyen veya başka, herhangi bir haram işi gören kimse, haram olduğuna inanarak veya inanmayarak, bunlara, ne güzel dese, o anda imanı gider. Çünkü Allahü teâlânın emrine ehemmiyet vermemiş olur. İslâmiyete kıymet vermeyen kimsenin, kâfir olacağını, bütün müctehidler, sözbirliği ile bildirmiştir. Böyle kimselerin ibadetleri kabul olunmaz. Önce kazanmış olduğu sevablar yok edilir. Böyle felaketten Allahü teâlâya sığınırız!). [İmâm-ı Rabbânî "kuddise sirruh" hazretleri, üçüncü cildin yetmişikinci mektubunda, hâce Hüsâmeddîn Ahmede buyuruyor ki:

(Kur'ân-ı kerimi, kasideleri ve mevlidi güzel sesle okumak câizdir. Haram olan, nağme yapmak, yani sesi mûsikî perdelerine uydurmaktır ki, harfler değişmekte, mana bozulmaktadır. Bunları, nağme yapmadan ve Allah rızası için okumak şartı ile, güzel sesle okumak câizdir. Fakat, dinlerini kayırmayanlar, bu şartları gözetmeyeceklerinden, buna da müsaade etmemek, bu fakire daha uygun geliyor). Kadın, erkek, bir arada olmamak da lâzımdır]. (Mektûbât Tercemesi s. 380)

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Cevap istediğiniz sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz. Teşekkürler.
DİNİMİZ ve İSLAM SİTESİ YÖNETİMİ