BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Tehiyyatta parmağı kaldırmak

Sual: Hanefi mezhebindeki bir Müslüman, namazda ettehiyyatüyü okurken, şehadet parmağını kaldırır mı?

Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:

"Şehadet parmağı ile işaret etmenin caiz olduğunu bildiren hadîs-i şerifler çoktur. Hanefî mezhebindeki âlimlerin bir kısmı da, böyle söylemiştir. Hanefî mezhebindeki kitaplar, çok dikkatle okunursa, parmak kaldırmanın caiz olduğunu bildiren haberler, Üsûl bilgileri değildir. Fetâvâ-i Sirâciyyede deniyor ki: 'Namazda eşhedü en lâ... derken, şehadet parmağı ile işaret mekruhtur. Fetva da böyle verilmiştir.'

İşaret etmenin haram veya mekruh olduğunu bildiren fetvalar mevcuttur. Bizim gibi mukallitlerin, hadîs-i şerif vardır diyerek, işaret etmeye kalkışmamız, müctehidlerin fetvaları ile haram veya mekruh olduğu bildirilen bir işi yapmamız doğru olmaz. Bu fetvalar karşısında, Hanefi mezhebindeki bir kimsenin, parmakla işaret etmesi, ya ictihad derecesinde olan bu âlimlerinin işaret edileceğini bildiren, meşhur hadîslerden haberleri yok imiş veya hadîs-i şerifleri işitmişler, fakat, bunlara uymamışlar, kendi kafaları, düşünceleri ile hareket etmişler demek olur. Bu fikirlerin ikisi de, çok bozuktur. Bize düşen; 'Bu büyükler, işaret etmenin haram ve mekruh olacağına bir delil elde etmeselerdi, haram veya mekruh demezlerdi. İşaretin sünnet ve müstehab olduğunu gösteren haberlerin değil, yasak olduğunu gösteren vesikaların doğru olduğunu anlamışlardır' olmalıdır.

Birkaç hadîs-i şerif işitmek, delil ve senet olamaz. Eğer; 'Biz şimdi, onların anladıklarının yanlış olduğunu gösteren bilgileri ele geçirmiş bulunuyoruz' denirse, bizim gibi mukallitlerin bilgisi, bir şeyin helal veya haram olmasına vesika olamaz.

Hanefî mezhebinin âlimleri, işaret için bildirilen hadîs-i şeriflerin çok ve başka başka olduğunu görünce, namaz hakkındaki kesin ve açık emirlere uygun olmayan, fazla bir hareketin yapılmamasını söylediler. Çünkü namazda esas, fazla hareketten sakınmaktır. Bundan başka, bütün âlimler, söz birliği ile haber vermiştir ki, parmakları, gücü yettiği kadar, kıbleye karşı bulundurmak sünnettir. (Namazda, her uzvunu, gücün yettiği kadar, kıbleye karşı bulundur!) hadîs-i şerifi, bunu açıkça emretmektedir."

***

Sual: Teyemmümün sünnetleri nelerdir?

Cevap: Teyemmümün sünnetleri onikidir:

1- Toprağa avucun içini koymak.

2- Avuçları, toprak üzerinde ileri ve geri çekmek.

3- Avuçta toprak varsa, toprak kalmayıncaya kadar, iki eli, baş parmakları ile birbirine çarpmak.

4- Elleri toprağa koyarken parmakları açmak.

5- Besmele ile başlamak.

6- Evvelâ yüzü, sonra kolları mesh etmek.

7- Abdest alır gibi, çabuk yapmak.

8- Misafir bir mil içinde su bulunduğunu bilirse, araması farz, zan ederse sünnettir.

9- Önce sağ, sonra sol kolu mesh etmek.

10- Elleri, toprağa vurarak, kuvvetle koymak.

11- Kolları, bildirildiği şekilde mesh etmek.

12- Parmaklar arasını mesh etmek. (Tam İlmihal s. 150)

***

Sual: Guslün farzı kaçtır ve nelerdir? Gusül abdestinde ağzını veya başka yerini yıkamağı unutup, namaz kılan, sonra hatırlasa ne yapmalıdır?

Cevap: Hanefî mezhebinde guslün farzı üçtür:

1- Ağzın hepsini iyice yıkamak. Ağız dolusu su içmekle de olur ise de, yutmak mekruhtur diyen de olmuştur.

2- Burnu yıkamak. Burundaki kuru kir altını ve ağızdaki, çiğnenmiş ekmek altını yıkamazsa gusül sahih olmaz. Hanbelî mezhebinde, mazmaza ve istinşak, abdest alırken de, gusülde de farzdır.

3- Bedenin her yerini yıkamaktır. Bedenin, ıslatılmasında harac olmayan yerlerini yıkamak farzdır. Yıkanan yerleri ovalamak lâzım değil ise de, müstehabtır. İmâm-ı Mâlik ile İmâm-ı Ebû Yûsüf lâzımdır buyurdu. Göbek içini, bıyık, kaş ve sakalı ve altlarındaki derileri ve baştaki saçları ve ferci yıkamak farzdır. Gözleri, kapalı küpe deliğini, sünnet derisi altını yıkamak farz değildir, müstehabtır. Kadınlar, örülü saçın diplerini ıslatınca, örgüyü yıkamak lâzım değildir. Saç dipleri ıslanmazsa, örgüyü açmak lâzım olur. Örülmemiş saçların her tarafını da yıkamak farzdır. Tıraş olursa, kesilen saçları ve diğer kılları ve tırnakları yıkamak lâzım değildir. İbni Âbidîn "rahmetullahi aleyh" beşinci cild ikiyüzyetmişbeşinci sahifede diyor ki, (Cünüp iken, kasıkları tıraş etmek mekruhtur). Cünüp iken saç, tırnak kesmenin de mekruh olduğu buradan anlaşılmaktadır. Pire, sinek kirlerinin ve kınanın ve insan kirinin, akıcı yağların, çamurun altını yıkamak farz değildir. Deriye yapışmış, hamur, mum, sakız, katı yağ, balık pulu, çiğnenmiş ekmek, tırnaktaki oje denilen boya gibi su geçirmeyen şeylerin altını yıkamak lâzımdır. Dişlerin arasında ve diş çukurunda bulunan yemek artıklarının altına su geçmezse, altı yıkanmazsa gusül abdesti câiz olmaz. Yüzük sıkı ise, çıkarmak veya hareket ettirmek lâzımdır. Küpe de böyledir. Küpe deliğinde, küpe yoksa ve delik açıksa kulağı ıslatırken, delik ıslanırsa, yetişir. Islanmazsa, deliği parmakla ıslatmalıdır. Bütün bunlarda ıslandığını çok zan etmek yetişir. Ağzını veya başka yerini yıkamağı unutup, namaz kılsa, sonra hatırlasa, orasını yıkayıp farzı tekrar kılar. Tenha yer yoksa, başkasının yanında avret yerini açmaz. Tenha oluncaya kadar bekler. Namaz vakti daralır ise, başkaları yanında taharetlenmez. Donunu da yıkamaz. Necaset ile namaz kılar. Çünkü, haramdan kaçmak, farzı yapmaktan daha çok sevabdır. Sonra tenha yer bulunca taharetlenir, donunu yıkar ve namazı iade eder. Abdestin ve guslün vacibleri yoktur. Guslün sünnetleri, abdestin sünnetleri gibidir. Yalnız gusülde, abdestteki sıra ile yıkamak, sünnet değildir. Müstehabları da, aynı olup yalnız, gusülde kıbleye dönülmez ve dua okunmaz. Yalnız besmele çekilir ve kelime-i şehadet söylenir. Havuzda, nehirde, denizde, yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkasa, abdest ve gusül almış olur. (Tam İlmihal s. 132)

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Cevap istediğiniz sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz. Teşekkürler.
DİNİMİZ ve İSLAM SİTESİ YÖNETİMİ