BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Din kitaplarının Arabi olması

Sual: Bazı kimseler, önceki asırlarda din kitaplarının Arapça yazılmasını, Araplaştırma programı olarak değerlendirmekte ve eleştirmektedirler. Bu söylenenlerde gerçeklik payı var mıdır?
Cevap: İslâmiyetin milliyeti temsil etmesinde, lisan birliği de akla gelir ise de, beş vakit namazda okunan ezanların ve okunan Kur'ân-ı kerimlerin bütün İslâm memleketlerinde Arapça olması, bu beraberliği de temin etmektedir. Bunun içindir ki, İslâm düşmanları, bir milleti İslâmiyetten ayırmak, din birliğini yok etmek için, o milletin dilini, gramerini, alfabesini değiştirmeye saldırmaktadırlar. Bir milletin dinine, imanına vurulacak en büyük darbe de, bu yoldan gelmektedir. Nitekim, Sicilya ve İspanya Müslümanları böylece Hristiyan yapılmıştır. Ruslar da, Türkistan'daki Müslümanların dinlerini ve imanlarını yok etmek için bu keskin silahla saldırmaktadırlar. Zindanları, elektrik fırınları, Sibirya sürgünleri ve toptan imha faciaları, bu keskin silah kadar tesir edememiştir.

Celal Nuri bey İttihâd-ı İslâm adındaki kitabında Müslümanlar için Arapçayı, müşterek lisan olarak tavsiye etmektedir. Yavuz Sultan Selim Han da, bunun için çalışmıştı. Bunu temin etmek içindir ki, tarih boyunca bütün İslâm memleketlerinde din kitapları Arapça olarak yazılmıştı. Arapça, bütün İslâm memleketlerinde bir din lisanı olmuştur. Cennette de, herkesin Arabi konuşacağını, hadîs-i şerifler haber vermektedir. Böyle düşünmek, her Müslüman milleti Araplaştırmayı istemek zannedilmemelidir. Dünya devletleri arasında İngilizce ortak bir dil hâlini almaktadır. Buna hiçbir devlet, karşı koymuyor. Bugün ilim ve fen sahibi bir adamın, bir, hatta birkaç yabancı dil öğrenmesi zaruret hâlini almıştır. Bir hadîs-i şerifte;

(Bir kavmin dilini öğrenen, onların zararlarından korunmuş olur) buyurulmaktadır. Bunun içindir ki, gençlerimizin Arabi öğrendikleri gibi, Avrupa dillerinden de öğrenmeleri lazımdır, faydalıdır ve sevap kazandıran çok işlere sebep olabilir. Avrupalıların asırlardan beri bize yabancı gözü ile bakmalarını, milliyet hissinden ziyade, İslâm dinini bilmemelerinde aramak doğrudur. Hıristiyanlıkta akla uygun bir esas kalmadığı için, Avrupa'da, din birliği ölmüş, bunun yerine milliyet hissi doğmuştur.

***
Sual: Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde, Müslümanları nasıl tarif etmektedir?
Cevap: Allahü teâlâ, Kur'ân-ı kerimde, kendine inananları tarif etmektedir. Furkan sûresinin 63-73. cü âyetlerinde mealen, (Rahîm olan Allahü teâlânın kulları, yer yüzünde gönül alçaklığı ile vakar ve tevazu ile yürürler. Cahiller, onlara sataşacak olursa, bunlara [sağlık ve selâmet sizin üzerinize olsun gibi] güzel sözler söylerler. [Yani, büyük bir yumuşaklık gösterirler.] Onlar geceleri secde yapar ve kıyamda dururlar [yani, namaz kılarlar.] Onlar, ya Rabbi, Cehennem azabını bizden uzaklaştır.

Cehennem azabı devamlıdır ve çok şiddetlidir. Orası şüphesiz kötü bir yer ve kötü bir duraktır derler. Bir şey verdikleri zaman, israf etmezler. Cimrilik de yapmazlar. İkisi ortası bir yol tutarlar. Kimsenin hakkını yemezler. Allaha şerik koşmaz, Ondan başkasına yalvarmazlar. Allahın dokunulmasını haram ettiği cana kıyıp, haksız olarak kimseyi öldürmezler. [Ancak suçluları cezalandırırlar.] Zina etmezler. Kim bunlardan birini yaparsa günah işlemiş olur. Kıyamet günü azabı kat kat olur. Orada zelil ve hakir olarak ebedî bırakılır. Ancak, Allah, tevbe eden ve doğru iman eden ve ibadet yapan, faydalı iş yapanların kötülüklerini iyiliğe çevirir. Allah, af ve merhamet sahibidir. Kim tevbe eder, amel-i salih işlerse Allahü teâlâya [tevbesi makbul ve Onun rızasına kavuşmuş olarak] döner. Onlar yalan yere şahitlik yapmazlar. Faydasız ve zararlı işlerden kaçınırlar. Kendilerine âyetler okunduğu zaman, kör ve sağır davranmazlar, [dikkat ile dinlerler. Bu âyetlerle kendilerine yapılması emredilen şeyleri yaparlar.]) buyurulmuştur.

Mâide sûresinin 8. ci âyetinde mealen, (Ey iman edenler! Bir millete olan öfkeniz, sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Âdil olunuz!) buyurulmuştur.

Mâide sûresinin 89. cu âyetinde mealen, (Allah rastgele ettiğiniz yeminlerden değil, bile bile [yalan olarak] ettiğiniz yeminlerden hesap sorar) buyurulmuştur.

Nahl sûresi, Bekara sûresi ve daha birçok sûrelerde mealen, (Allah, sabır edenlerle beraberdir. Sabrediniz. Sabret, sabır Allah içindir) buyurulmuştur.

Bekara sûresinin 217. ci âyetinde mealen, (Fitne çıkarmak, öldürmekten daha kötüdür) buyurulmuştur.

Bekara sûresinin 262. âyetinde mealen, (Verdiğin malı başa kakma!) buyurulmuştur.

Bekara sûresi 271.ci âyetinde mealen, (Sadakaları gizli vermek daha iyidir) buyurulmuştur.

En'âm sûresi 151. ci ve Furkân sûresi 68. âyetlerinde mealen, (Cana kıymayın) buyurulmuştur. (Herkese Lâzım Olan Îmân s. 460)

« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Cevap istediğiniz sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz. Teşekkürler.
DİNİMİZ ve İSLAM SİTESİ YÖNETİMİ