BREAKING NEWS
Yaşam

728x90

header-ad

468x60

header-ad

Zekât nisabı değişmeli mi?

Sual: (Davar, sığır, deve ile ticaret mallarının, tarla mahsullerinin, altın ve gümüşün zekât nisaplarını din bildirmemiştir. Bu konuda hiçbir hadis yoktur. Olsa bile, 1400 yıl önceki durumla günümüzün şartları aynı olmadığı için her devirde nisabın yeniden tespit edilmesi gerekir) diyen reformcular vardır. Dinimizin hükümleri her devirde değişir mi, yoksa kıyamete kadar geçerli değil midir?
CEVAP
Allahü teâlâ (Dininizi tamamladım, eksik bırakmadım) buyuruyor. Namaz, oruç gibi zekât da bir ibadettir. İbadette değişiklik olmaz. Zamanla değişmesi gerekmez. Allahü teâlâ kıyamete kadar neler olacağını bilmez mi? Dini değiştirme yetkisi, dini koyana ait olur. Yeni bir peygamber gelmeyeceğine göre dinin hükümleriyle kimsenin oynamaya, onları değiştirmeye yetkisi yoktur.

Altın fiyatları pahalanıp ucuzlayabildiği gibi zekâta tâbi hayvanlar ve mallar da pahalanıp ucuzlayabilir. Nisaba ulaşan malın kırkta biri verilir. Sadak-i fıtırda da verilecek miktarlar bellidir. Kıyamete kadar azalıp çoğalmaz.

Fıkıh kitaplarındaki bilgiler, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden çıkarılmıştır. Her Müslümanın kendi mezhebinin hükmüne uyması lazımdır. Hadis-i şerifleri mezhep imamları anlayarak ona göre hüküm çıkarmışlardır. Biz hadis-i şeriflerle bildirirsek yanlış olur. Buna yetkimiz de yoktur. Ancak mezhebimizin delil aldığı hadis-i şerifleri bildirirsek, bu konuda hadis yok, nisab tespit edelim diyenlere bir cevap olur.

Zekât hakkında talimat:
Hazreti Enes anlatır: Hazreti Ebu Bekir Sıddık kendisini Bahreyn'e gönderdiği zaman, Resulullah'ın mührüyle mühürlenmiş bir talimat verdi. (Buhârî, Ebu Davud, Nesai)

Fıkıh kitaplarındaki zekât oranları bu talimata göre hazırlanmıştır.

Zekâtı vermenin farz olması için, zekât malının, nisap miktarı olduktan itibaren, bir hicri sene sonra da, aynı malın değil, o değerdeki malın mülkünde bulunması lazımdır. (Muvatta - S. Ebediyye)

Altının nisabı:
20 miskaldir. [96 gr] zekât nisabı kırkta birdir. (Redd-ül muhtar – S. Ebediyye)

Gümüş nisabı:
Gümüşün nisabı 200 dirhemdir [672 gr], aşağısına zekât düşmez. Verilecek miktar ise kırkta birdir. (Redd-ül muhtar – S. Ebediyye)

Hazret-i Ali’nin rivayet ettiği bir hadis-i şerif meali şöyledir:

(Gümüş paralarınızın zekâtını kırkta bir olarak vereceksiniz. 190 dirheme zekât düşmez. 200 dirheme ulaşınca beş dirhem verilir.) [Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, İ. Ahmed]

Deve zekâtı:
Fetava-i Hindiyye’de deniyor ki: (Beş devesi olan, bir koyun verir. 24’e kadar dört koyun verilir. 25’ten 35’e kadar olan deve için, iki yaşına girmiş bir yavru dişi deve verilir. 36’dan 45’e kadar, üç yaşına girmiş dişi deve yavrusu verilir. 46’dan 60’a kadar, yük vurulabilecek, dört yaşına girmiş dişi deve verilir. Bundan daha fazlası için de, yine belli sayılarda dişi deve verilir. Zekât olarak, erkek deve verilmez. Dişi devesi yoksa değeri kadar altın veya gümüş verilir. Başka mal verilmez.) [Buhârî, Nesai]

Sığır zekâtı:
Sığır denince, inek, öküz, boğa ve manda anlaşılır.

İbni Abidinde deniyor ki: (Sığırın nisabı otuzdur. 30’tan az sığırın zekâtı olmaz. 30 sığır için bir tane, bir yaşını aşmış erkek veya dişi buzağı verilir. 39’a kadar böyledir. 40’tan 59’a kadar, bir adet, iki yaşını bitirmiş, erkek veya dişi dana verir. 60’tan 69’a kadar sığır için, iki buzağı verilir. 70 sığır için, bir dana ile bir buzağı verilir. 70’ten sonra, her 10 için, böyle hesap edilir. Her 30 için bir buzağı, her 40 için bir dana artmaktadır. 80 olunca, iki dana artmaktadır.) [Ebu Davud, Tirmizî, Nesai, Hâkim]

Davar zekâtı:
Davar denince koyun ve keçi anlaşılır. İbni Abidin’de deniyor ki: (Saime koyun miktarı kırk olmadıkça zekât düşmez. Kırk koyunu olan bir koyun zekât verir. 120 koyuna kadar, bir koyundur. 120'den 200'e kadar, iki koyundur. 200’den 400’e kadar üç koyun verilir. 400 olunca dört koyun, sonra her yüz için bir koyun verilir.) [Buhârî, Ebu Davud, Nesai]

Deve, sığır ve koyun zekâtı olarak, değerleri kadar altın da verilebilir. (S. Ebediyye)

Meyve ve sebze zekâtı:
İmam-ı a’zam, (Her sebze ve meyve, az olsun, çok olsun, mahsul topraktan alınınca, onda birini veya kıymeti kadar altın veya gümüşü, Müslüman fakirlere vermek farzdır) buyuruyor. Hayvan gücüyle veya dolapla, motorla sulanan mahsulün yirmide biri verilir. (S. Ebediyye)

Bu konudaki iki hadis-i şerif meali şöyledir:

(Yağmur, pınar veya ırmak suyu ile sulanan mahsulün uşru onda birdir. Dolapla veya hayvanla sulanırsa yarısıdır.) [Buhârî]

(Yağmur suyu ile sulanan mahsulden tam uşur, âletle çıkarılan su ile sulanan mahsulden yarım uşurdur.) [Nesai]

Ev bahçesinin durumu farklıdır. Ev bahçesinde yetiştirilen meyve ve sebzelerin uşrunu vermek gerekmez. Çünkü bu meyve ve sebze ev halkının ihtiyacı için ekilmiştir. Hattâ bir kısmı satılsa da yine uşrunu vermek gerekmez. Ancak ev bahçesinde sırf ticaret niyetiyle yetiştirilen ürünün uşru verilir.

Defineye, bala da zekât vardır. İki hadis-i şerif meali şöyledir:

(Defineye humus [beşte bir oranında zekât] vardır.) [Buhârî, Müslim]

(Balın zekâtı onda birdir.) [Tirmizi]

Sapıttıran Allah mı?
Sual: Meal okuyorum, Al-i İmran suresinin 8. âyetinde, (Rabbimiz kalblerimizi saptırma) ve İbrahim suresinin 4. âyetinde ise, (Allah, dilediğini hidayete kavuşturur, dilediğini sapıklıkta bırakır) deniyor. Allah insanın kalbini saptırır mı da böyle dua ediliyor? Allah insanı sapıklıkta bırakır mı? Meallerde mi yanlışlık var, yoksa benim bilmediğim bir husus mu var?
CEVAP
Meallerden din öğrenilmez. İşte böyle yanlış anlamalara sebep olur. Yetmiş iki sapık fırka, Kur'an-ı kerimi yanlış anladıkları için sapıtmışlardır. Onun için mezhebimizin âlimlerinin bildirdiği bilgileri esas almalıdır. Allahü teâlâ kimseyi saptırmaz ve sapıklıkta bırakmaz. Hâşâ öyle olsa, âhirette, o kişi, (Ya Rabbi, beni saptıran sensin, beni niye sapık diye suçluyorsun) demez mi? Bu kaza kader meselesidir. İnsanlara irade-i cüz’iyye vermiştir. Herkes kendi arzusuyla sevab veya günah işler. İşlediğimiz günahları Allah'a yüklemek yanlış olur.

Tuvalette otururken
Sual: Tuvalette otururken, sünnet olan durum, iki eli mi, yoksa tek elimi yanağa koymak gerekiyor?
CEVAP
Normal durumlarda, sağ el sağ yanağa, sol el sol yanağa konur. Sünnet olan böyle koymaktır. Eğer bir eli kullanma ihtiyacı varsa, sağ el yanakta kalıp sol eli kullanmak daha uygundur.
 
« Önce
Sonra »

Hiç yorum yok

Cevap istediğiniz sorularınız için dinimizislam2@gmail.com adresine mail gönderiniz. Teşekkürler.
DİNİMİZ ve İSLAM SİTESİ YÖNETİMİ